Ana Sayfa
Kitaplık
Makaleler
=> Türklük ve İslamiyet
=> Milli Ahlak
=> Bozulan Türkçe
=> İşsizlik,Yoksulluk ve Devletin Uçağıyla Düğüne Gidenler
=> Kürt'e Yumruk Türk'e yağlı Kurşun
=> Sahnede İki Dansöz
=> Kerkük Ne Yana Düşer
=> Ben Türk Askeriyim
=> ''Açılım Ciddiyetten Uzan''
=> Verilen Ayarlar
=> ONE MINUTE
=> Bulut Olup Akpye Övgü Yağdırıyor
=> Son 8 Yılın Manşetlerinden Derlemeler
=> Obamayı Koruyor
=> Halt Etmişsiniz
=> Yeni sayfanın başlığı
=> Bölücüük Meşru Hale Geldi
=> Hollandalı askerler 15 sene sonra Bosna’da
=> KARA LİSTE
=> SUÇLUYORUZ
=> PKK İSRAİL İLİŞKİSİ
=> BOYKOT
=> Ermeni Sorunu
=> Ermeni Terörü
=> Ermeni Pkk İlişkisi
=> Doğu Türkistanı Unutma-Unutturma
İslam Tarihi
Kur'an Mucizeleri
Bilinmeyen Atatürk
Yüce Atatürk'ün Vasiyeti
Gündem Yazıları
Türk Dünyasından Haberler
Forum
İletişim
Saklı sayfalar
Anketler
Sayaç
Gazete
Yeni sayfanın
Devlet-i Ebed Müddet

İşsizlik,Yoksulluk ve Devletin Uçağı ile Düğüne Gidenler

 
ataUcagi

Türkiye belkide Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik  darboğazlarından birini yaşıyor. İşsizlik ve işsiz kalma tehlikesi hemen hemen herkesin korkularından biri olurken, Türk ekonomiside yeniden bir daralma sürecine giriyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre;  2009 yılında ekonomi Türkiye’de  % 4,7 daralma gösterdi.  Dış ticaret açığı ise muazzam bir artış göstermiş durumda.  Türk halkının bankalara olan borcu ise son verilere göre tam 131 milyar 655 milyon TL. Yani halkın görmezden gelinmeyecek bir kısmı gırtlağına kadar borca batmış vaziyette.  Bankacılık sektörü halkın bu bunalımlı halinden daha çok faydalanma eğilimleri gösterirken, halkımız çaresizlikten olsa gerek her geçen gün biraz daha fazla borç batağının içine dalıyor.

Bir diğer iç karartıcı veri  ise işsizlik konusunda öne çıkıyor. Yine TÜİK’in verilerine göre 2009’da ki işsizlik oranı Türkiye’de %14’e ulaşmış durumda. Genç  nüfustaki  işsizlik tam %25,4 , Türkiye’de saptanmış  son hesaplara göre 3 milyon 471 bin kişi işsizlik ile boğuşuyor.  Bazılarına göre ise gerçek rakamlar bunun çok daha ötesinde.  Vaziyete biraz akılcı yaklaşacak olursak belkide Cumhuriyet tarihinin en ağır işsizlik problemlerinden biriyle karşı karşıya olduğumuzu görebiliriz.

Bu iç karartıcı tabloyu  içinde bulunduğumuz durumu  daha iyi kavrayabilmek için özet geçmeyi uygun gördüm.  Çünkü gerek dünyada, gerekse toplumumuzda işsizlik ve yoksulluk belaları ile uğraşanların yanısıra şatafat ve gösterişli yaşamları ile adeta yoksul halk ile dalga geçmeye çalışan bir kesimde yok değil. Gelir dağılımındaki büyük adaletsizlik; gelir seviyelerindeki  uçurumu gün geçtikçe daha keskin hale getirmektedir.  Özellikle topluma ve halka örnek olması gerekenlerin adeta  halk ile dalga geçercesine şatafat gösterisi yapması, insanları acı hislere doğru itmektedir.

Geçen günlerde medyaya düşen bir haberde Başbakan’ın eşi  Emine Erdoğan’ın;  Katar Emiri’nin kızının düğününe özel davetli olarak gittiği ve bu seyahat için devletin Ata ismindeki resmi uçağını  kullandığı yazmaktaydı. Resmi anlamda herhangi bir fonksiyonu olmayan Emine Erdoğan’ın kendi özel seyahatleri  için halkın vergileri ile kullanılan resmi bir uçağı kullanması oldukça manidardır.  Ata uçağı Başbakan’ın ailesi için değil, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın resmi ziyaretleri esnasında kullanılması için tahsis edilmiştir. Vatandaşın ekonomik engeller ile boğuştuğu bir dönemde, insanlara örnek olması  gereken  devleti yönetenlerin ve ailelerinin bu kadar büyük bir israf içinde olması ancak vahabi özentiliği ile açıklanabilir. Üstelik bu israfa vatandaşın vergileri kurban gitmektedir.

İş lafa geldiği zaman kendilerini  en büyük ‘’halk’’ adamı olarak tanımlayanların nispet yaparcasına ve bazı şeylerin intikamını alırcasına gösterdikleri şatafat düşkünlüğü  ekonomik darboğaz ile mücadele eden halkımıza yapılmış bir hakarettir.  Dini değerleri  dillerinden düşürmeyenlerin lüks yaşama olan bu derece düşkünlükleri ise başlı başına bir çelişkidir. Bu durum bize aslında herşeyi açıklıyor. Bu durum bize aslında tüm gerçekleri fısıldıyor. Bu durum bize bazı kesimlerin dini kavramları rant ve halkın gözünü boyamak  için nasıl kullandıklarını gösteriyor.  Ne İslamiyet’te ne de Türk Milleti’nin adabında israfa ve şatafata yer yoktur. Hele ki halkın işsizlik ve yoksulluk ile boğuştuğu günlerde hiç yoktur.

Vahabi özentiliği; Türk Milleti’nin ne adabına, ne yapısına, ne de kimyasına uymaz. Türklüğümüzden ödün vermeye başladığımız ve başkalaştığımız geçmiş  günler bize nasıl sıkıntılar verdiyse, günümüzdede özümüzden çıkmak ancak ve ancak bizi uçuruma sürükleyecek bir araç olacaktır. Gelişmiş ülkelerde devleti yöneten tabaka ekonomik zorluk günlerinde  mümkün olduğunca halka örnek olmaya çalışırken bizim yöneticilerimizin isimlerinin böylesine  düşüncesiz hareketlerle anılması oldukça acı bir gerçektir.

Günümüzdeki  hükümet  Türkiye’de İslami burjuvazi adı verilen yeni bir tabaka yarattı. Dış görünüş olarak dindar görünen ancak özde menfaat ve maddiyat  kölesi olan bu kesim; İslamiyet’i kendilerine silah olarak kullanarak daha fazla güç toplama uğraşına girdi. Gerçek  İslam dini ile aslında alakası olmayan bu yaşam tarzı sadece ve sadece bir imaj çalışmasından başka bir şey olmadığı günümüzde  insanlara adeta ispatladı. Bu kesim; siyaseti kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak elde ettiği imkanları ülke içinde daha fazla nüfus toplamak için kullandı. Gücüne güç, zenginliğine zenginlik kattı. Devir bizim devrimiz diyebilecek kadar pervasızlaştı. Menfaatleri doğrultusunda haksızlık ve yolsuzluk yapmaktan diğerleri gibi geri durmadı. Başı sıkıştığında sürekli dini kullanarak durumdan kurtulmaya çalıştı. Tıpkı vahabiler gibi. Vahabilik Arap coğrafyasında etkinliğini sürdürürken, bazı güçler Türkiye’ninde bu yozlaşmış kültürün bir parçası olması için uğraşıyor. Amerika; sizin yeriniz ortadoğu ve Arap dünyası derken, ülkemiz içindeki bazı kesimler bu oyunun bir parçası olmak için çaba sarfediyor.

Aslında olay Türk Milletinin özünden kopartılmasıdır. Asıl olay ister zamanına göre batıcılık olsun, ister Arapçılık; Türkiye’nin kendi kültüründen ve geçmişinden soğutulmasıdır. Asıl olay Türk milletini soysuzlaştırıp bu coğrafyada  dış güçlerin istedikleri gibi at koşturtabilmesidir. Batı medeniyetini veya vahabiliği  kendilerine kalkan olarak kullanan kesimler Türk Milleti’ni yozlaştırmaktan öteye gidemediler. Biz yükselişi biz olmaktan vazgeçmediğimiz günleri gördüğümüzde yakalayacağız. Beklentilerimiz  şahsi  ve özel  yaşantılarında yaptıkları ile öne çıkan bir lider kadrosu değil,  örnek olacak üslupları ile ancak öne çıkan kişilerdendir. Aslında beklentilerimiz olması gerekenleri görebileceğimiz günlerdir…

 

Tanrı Yüce Türk Milleti’ni korusun!

 

Mehmet GENÇTÜRK

şsizlik,Yoksulluk ve Devletin Uçağı ile Düğüne Gidenler

 
ataUcagi

Türkiye belkide Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik  darboğazlarından birini yaşıyor. İşsizlik ve işsiz kalma tehlikesi hemen hemen herkesin korkularından biri olurken, Türk ekonomiside yeniden bir daralma sürecine giriyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre;  2009 yılında ekonomi Türkiye’de  % 4,7 daralma gösterdi.  Dış ticaret açığı ise muazzam bir artış göstermiş durumda.  Türk halkının bankalara olan borcu ise son verilere göre tam 131 milyar 655 milyon TL. Yani halkın görmezden gelinmeyecek bir kısmı gırtlağına kadar borca batmış vaziyette.  Bankacılık sektörü halkın bu bunalımlı halinden daha çok faydalanma eğilimleri gösterirken, halkımız çaresizlikten olsa gerek her geçen gün biraz daha fazla borç batağının içine dalıyor.

Bir diğer iç karartıcı veri  ise işsizlik konusunda öne çıkıyor. Yine TÜİK’in verilerine göre 2009’da ki işsizlik oranı Türkiye’de %14’e ulaşmış durumda. Genç  nüfustaki  işsizlik tam %25,4 , Türkiye’de saptanmış  son hesaplara göre 3 milyon 471 bin kişi işsizlik ile boğuşuyor.  Bazılarına göre ise gerçek rakamlar bunun çok daha ötesinde.  Vaziyete biraz akılcı yaklaşacak olursak belkide Cumhuriyet tarihinin en ağır işsizlik problemlerinden biriyle karşı karşıya olduğumuzu görebiliriz.

Bu iç karartıcı tabloyu  içinde bulunduğumuz durumu  daha iyi kavrayabilmek için özet geçmeyi uygun gördüm.  Çünkü gerek dünyada, gerekse toplumumuzda işsizlik ve yoksulluk belaları ile uğraşanların yanısıra şatafat ve gösterişli yaşamları ile adeta yoksul halk ile dalga geçmeye çalışan bir kesimde yok değil. Gelir dağılımındaki büyük adaletsizlik; gelir seviyelerindeki  uçurumu gün geçtikçe daha keskin hale getirmektedir.  Özellikle topluma ve halka örnek olması gerekenlerin adeta  halk ile dalga geçercesine şatafat gösterisi yapması, insanları acı hislere doğru itmektedir.

Geçen günlerde medyaya düşen bir haberde Başbakan’ın eşi  Emine Erdoğan’ın;  Katar Emiri’nin kızının düğününe özel davetli olarak gittiği ve bu seyahat için devletin Ata ismindeki resmi uçağını  kullandığı yazmaktaydı. Resmi anlamda herhangi bir fonksiyonu olmayan Emine Erdoğan’ın kendi özel seyahatleri  için halkın vergileri ile kullanılan resmi bir uçağı kullanması oldukça manidardır.  Ata uçağı Başbakan’ın ailesi için değil, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın resmi ziyaretleri esnasında kullanılması için tahsis edilmiştir. Vatandaşın ekonomik engeller ile boğuştuğu bir dönemde, insanlara örnek olması  gereken  devleti yönetenlerin ve ailelerinin bu kadar büyük bir israf içinde olması ancak vahabi özentiliği ile açıklanabilir. Üstelik bu israfa vatandaşın vergileri kurban gitmektedir.

İş lafa geldiği zaman kendilerini  en büyük ‘’halk’’ adamı olarak tanımlayanların nispet yaparcasına ve bazı şeylerin intikamını alırcasına gösterdikleri şatafat düşkünlüğü  ekonomik darboğaz ile mücadele eden halkımıza yapılmış bir hakarettir.  Dini değerleri  dillerinden düşürmeyenlerin lüks yaşama olan bu derece düşkünlükleri ise başlı başına bir çelişkidir. Bu durum bize aslında herşeyi açıklıyor. Bu durum bize aslında tüm gerçekleri fısıldıyor. Bu durum bize bazı kesimlerin dini kavramları rant ve halkın gözünü boyamak  için nasıl kullandıklarını gösteriyor.  Ne İslamiyet’te ne de Türk Milleti’nin adabında israfa ve şatafata yer yoktur. Hele ki halkın işsizlik ve yoksulluk ile boğuştuğu günlerde hiç yoktur.

Vahabi özentiliği; Türk Milleti’nin ne adabına, ne yapısına, ne de kimyasına uymaz. Türklüğümüzden ödün vermeye başladığımız ve başkalaştığımız geçmiş  günler bize nasıl sıkıntılar verdiyse, günümüzdede özümüzden çıkmak ancak ve ancak bizi uçuruma sürükleyecek bir araç olacaktır. Gelişmiş ülkelerde devleti yöneten tabaka ekonomik zorluk günlerinde  mümkün olduğunca halka örnek olmaya çalışırken bizim yöneticilerimizin isimlerinin böylesine  düşüncesiz hareketlerle anılması oldukça acı bir gerçektir.

Günümüzdeki  hükümet  Türkiye’de İslami burjuvazi adı verilen yeni bir tabaka yarattı. Dış görünüş olarak dindar görünen ancak özde menfaat ve maddiyat  kölesi olan bu kesim; İslamiyet’i kendilerine silah olarak kullanarak daha fazla güç toplama uğraşına girdi. Gerçek  İslam dini ile aslında alakası olmayan bu yaşam tarzı sadece ve sadece bir imaj çalışmasından başka bir şey olmadığı günümüzde  insanlara adeta ispatladı. Bu kesim; siyaseti kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak elde ettiği imkanları ülke içinde daha fazla nüfus toplamak için kullandı. Gücüne güç, zenginliğine zenginlik kattı. Devir bizim devrimiz diyebilecek kadar pervasızlaştı. Menfaatleri doğrultusunda haksızlık ve yolsuzluk yapmaktan diğerleri gibi geri durmadı. Başı sıkıştığında sürekli dini kullanarak durumdan kurtulmaya çalıştı. Tıpkı vahabiler gibi. Vahabilik Arap coğrafyasında etkinliğini sürdürürken, bazı güçler Türkiye’ninde bu yozlaşmış kültürün bir parçası olması için uğraşıyor. Amerika; sizin yeriniz ortadoğu ve Arap dünyası derken, ülkemiz içindeki bazı kesimler bu oyunun bir parçası olmak için çaba sarfediyor.

Aslında olay Türk Milletinin özünden kopartılmasıdır. Asıl olay ister zamanına göre batıcılık olsun, ister Arapçılık; Türkiye’nin kendi kültüründen ve geçmişinden soğutulmasıdır. Asıl olay Türk milletini soysuzlaştırıp bu coğrafyada  dış güçlerin istedikleri gibi at koşturtabilmesidir. Batı medeniyetini veya vahabiliği  kendilerine kalkan olarak kullanan kesimler Türk Milleti’ni yozlaştırmaktan öteye gidemediler. Biz yükselişi biz olmaktan vazgeçmediğimiz günleri gördüğümüzde yakalayacağız. Beklentilerimiz  şahsi  ve özel  yaşantılarında yaptıkları ile öne çıkan bir lider kadrosu değil,  örnek olacak üslupları ile ancak öne çıkan kişilerdendir. Aslında beklentilerimiz olması gerekenleri görebileceğimiz günlerdir…

 

Tanrı Yüce Türk Milleti’ni korusun!

 

Mehmet GENÇTÜRK


Bugün 20324 ziyaretçi (28941 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol