Ana Sayfa
Kitaplık
Makaleler
=> Türklük ve İslamiyet
=> Milli Ahlak
=> Bozulan Türkçe
=> İşsizlik,Yoksulluk ve Devletin Uçağıyla Düğüne Gidenler
=> Kürt'e Yumruk Türk'e yağlı Kurşun
=> Sahnede İki Dansöz
=> Kerkük Ne Yana Düşer
=> Ben Türk Askeriyim
=> ''Açılım Ciddiyetten Uzan''
=> Verilen Ayarlar
=> ONE MINUTE
=> Bulut Olup Akpye Övgü Yağdırıyor
=> Son 8 Yılın Manşetlerinden Derlemeler
=> Obamayı Koruyor
=> Halt Etmişsiniz
=> Yeni sayfanın başlığı
=> Bölücüük Meşru Hale Geldi
=> Hollandalı askerler 15 sene sonra Bosna’da
=> KARA LİSTE
=> SUÇLUYORUZ
=> PKK İSRAİL İLİŞKİSİ
=> BOYKOT
=> Ermeni Sorunu
=> Ermeni Terörü
=> Ermeni Pkk İlişkisi
=> Doğu Türkistanı Unutma-Unutturma
İslam Tarihi
Kur'an Mucizeleri
Bilinmeyen Atatürk
Yüce Atatürk'ün Vasiyeti
Gündem Yazıları
Türk Dünyasından Haberler
Forum
İletişim
Saklı sayfalar
Anketler
Sayaç
Gazete
Yeni sayfanın
Devlet-i Ebed Müddet

 

DOĞU TÜRKİSTAN'I UNUTMA, YARDIM ET!

 

 

Komünist Çin Dehşet Saçıyor

 










 

ÇİN 759 DOĞU TÜRKİSTANLI MÜSLÜMANI DAHA ŞEHİT
ETMEK ÜZERE GÖZ ALTINA ALDI.
BU MASUM İNSANLARI YARGILAMADAN, SAVUNMA HAKKI
TANIMADAN, ULUSLARARASI KANUNLARA AYKIRI BİR ŞEKİLDE
İDAM
ETMEYE HAZIRLANAN ÇİN’İN DURDURULMASI İÇİN BİRLEŞMİŞ MİLLETLER
ACİLEN TOPLANMALIDIR.

 

 

Çin’in Doğu Türkistan’da yaklaşık 60 yıldır uyguladığı baskı ve zulüm tüm
şiddetiyle devam etmektedir. Geçtiğimiz 60 yıl içinde 35 milyon Uygur

Müslümanının soykırıma maruz kaldığı Doğu Türkistan’da, geçtiğimiz ay
içerisinde796 MÜSLÜMAN İDAM EDİLEREK ŞEHİT EDİLMİŞ, BİR GECEDE
10 BİN MÜSLÜMAN ORTADAN KAYBOLMUŞ, 100 BİN UYGURLU
KIZKARDEŞİMİZ EVLERİNDEN ZORLA ALINIP GÖTÜRÜLMÜŞTÜR.
 
Bu kızkardeşlerimiz ölüm tehdidiyle gayri meşru ilişkiye zorlanmaktadır.
Bir gecede ortadan kaybolan 10 bin Müslümanın akıbeti ise halen
bilinmemektedir. Bu masum insanların şehit edilmiş olma ihtimalleri
çok yüksektir. Çin 10 bin Uygurlu Müslümanın ve 100 bin Uygurlu
kızkardeşimizin nerede olduklarını açıklamak zorundadır.

 

 

 

 

 

Çin'in kan dökmeye artık son vermesi vakti gelmiştir. Şiddet ve baskı
uygulayarak, insanları acımasızca ezerek, sürekli kan dökerek yaşamak
Çin'e yakışmamaktadır. DÜNYA TARİHİNİN BU EN BÜYÜK
SOYKIRIMININ DURDURULMASI VE DÜNYADAKİ HER TÜRLÜ
ZULMÜN DURMASI İÇİN TÜRK İSLAM BİRLİĞİ’NİN EN KISA
ZAMANDA KURULMASI ŞARTTIR.
 Dünya devletlerinin bu zulme
karşı birleşmesi, uluslararası hukukun hemen uygulanması gerekir.

Doğu Türkistan'ı, Filistin'i, Irak'ı, Afganistan'ı, Kırım'ı, Kerkük'ü,
Moro'yu kurtaracak tek çözüm Türk İslam Birliği'dir. Artık daha fazla
Müslüman kanı akmaması, İslam ülkelerindeki fakirliğin ve yokluğun
son bulması, Türk İslam coğrafyasındaki kargaşa, anarşi ve terörün
tam anlamıyla ortadan kalkması, huzurlu, güvenli, müreffeh, aydınlık
bir medeniyet inşa edilmesi için Türk İslam Birliği'nin kurulması şarttır.
Birlik olmayan İslam aleminin, zarar gören Müslümanları koruması ve
kollaması mümkün olamaz. Ama 1 milyarı aşkın nüfusuyla İslam
alemi birlik olduğunda, dünyanın herhangi bir köşesinde tek bir
Müslümanın parmağının ucu dahi zarar görmez. Bugün Doğu Türkistan'da
yaşanan zulüm karşısında sadece Türkiye'de tepki gösterilmektedir.
Türk İslam Birliği kurulsa ve bu geniş coğrafyanın tamamında Çin
zulmüne tepki gösterilse, böyle bir zulüm devam edemez
.

Türk İslam Birliği'nin varlığı hem Çin'in tüm endişelerini ve korkularını
ortadan kaldıracak, hem de hiçbir Müslümanın en küçük bir haksızlığa
ve zarara uğramayacağı bir ortam oluşturacaktır. Çin'in müreffeh olmasının;
ezilmeden, dışlanmadan varlığı devam ettirmesinin; ekonomisinin
sarsılmamasının; sanayisi için gerekli enerji kaynaklarına güvenilir
yollarla ulaşabilmesinin; saygı duyulan bir devlet olmasının yolu baskıcı,
yıldırıcı, şiddete dayalı bir politika izlemesi değildir. Bunu yolu Türk İslam
Birliği'nin kurulmasıdır.

Türk İslam Birliği hem Doğu Türkistan'da yaşayan Müslümanların haklarını
en güzel şekilde koruyacak, hem Çinlilerin ve Uygur Türklerinin birarada
kardeşce, huzur içinde yaşayabilecekleri bir güven ortamı meydana
getirecek, hem de Çin'in gelişmesine ve güçlenmesine katkıda bulunacaktır.
Kalben Türk-İslam Birliği'ne bağlı bir Doğu Türkistan'ın Çin'e karşı
düşmanca bir tutum sergilemeyeceği, başkaldırmayacağı, Çin'in süper
bir güç haline gelmesi için dostane katkıda bulunacağı açıktır, bu gerçeği
Çin yönetimi de görmelidir.

İslam ahlakının özünde birlik vardır. Allah Kuran'da "... Eğer siz bunu
yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde
bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur."
 (Enfal Suresi, 73)
ayetiyle yeryüzünde bozgunculuğun son bulması için iman edenlerin
birbirleriyle dost
olmaları, ittifak etmeleri, birlik ve beraberlik içinde olmaları gerektiğini bildirimiştir. Tüm Müslümanlar bu emre uymakla sorumludur. Türk İslam dünyasının bu birliği istemesi lazımdır. Birlik istemeyen ayrılık istiyor
demektir ve ayrılığın Türk İslam dünyasına hiçbir faydası yoktur.
Müslümanların gücü, kuvveti ve menfaati birliktedir. 

Türk-İslam dünyasının bir olması vakti gelmiştir. Dini, dili, gelenekleri,
inançları bir olan Türk İslam aleminin birleşmesi tüm Müslümanlar için
aciliyetli bir sorumluluktur. İslam ve Türk dünyası bu birliğin oluşmasını
büyük bir heyecan ve şevkle beklemektedir. Bu konuda bir gecikme olmamalı,
gereken adımlar bir an önce atılmalıdır.

05 Ağustos 2009

 

 

WWW.doguturkistan.com 


 
 

NASİHAT KÖŞESİ

 

NASİHAT KÖŞESİ

Genom Çalışmaları "Tesadüfen Oluşan İlk Hücre'' Aldatmac

 

Genom Çalışmaları ”Tesadüfen Oluşan İlk Hücre'' Aldatmacasını Yerlebir EdiyorEvrim teorisinin hiçbir bilimsel dayanağı olmayan iddiasına göre, yeryüzünde
henüz hayat yokken, cansız maddeler tesadüfler sonucunda bir araya gelerek
ilk canlı organizmayı meydana getirmiştir. Bu evrimci iddiaya göre, ilk canlı organizmanın
tesadüfen gelişebilecek kadar basit bir yapıya sahip olması gerekmektedir.

 

 

 

Oysa Darwinistler, TEK BİR PROTEİNİN BİLE NASIL ORTAYA ÇIKTIĞINI AÇIKLAYAMAMAKTADIRLAR.

 

Tek bir proteinin kendi kendine oluşamayacağı gerçeği zaten evrim teorisini tama-
men temelinden yok eden bir gerçektir. Fakat bir an için bu imkansız ihtimalin  
gerçekleştiğini varsaysak bile, Darwinistlerin iddia ettiği “ilkel hücre”nin zaten yaşa
mın kendi kendine başlaması ihtimalini çok daha kesin delillerle ortadan kaldırdığını
görürüz. 21. yüzyılda bilimin sağladığı bilgiler, en sade yapılı denebilecek canlının bile 
aslında çok kompleks olduğunu ve bu nedenle tesadüfen ve kendiliğinden oluşmasının
imkansız olduğunu göstermektedir.

 

Bu bilgiyi bize genom araştırmaları vermektedir. Bilim adamları en küçük genoma
sahip olan canlıların (ekstremofilik arke ve öbakteriler) en az kompleksliğe sahip
canlılar oldukları düşüncesinden yola çıkarak, bu canlıların tesadüfen ve kendiliğinden
oluşma ihtimallerini hesaplamışlardır. Burada önemle belirtilmesi gereken bir nok-
ta ise şudur: Bu canlılar aynı zamanda bilim adamlarının dünyadaki en eski yaşam
formu olarak gördüklericanlılardır.

 

 

 

Genom araştırmaları sonucunda yaşam için gerekli olan en düşük protein
sayısının
250 ile 450 arasında olması gerektiği ortaya konulmuştur.
(Jack Maniloff, “The Minimal Cell Genome:’On Being the Right Size’,”
Proceedings of the National Academy of Sciences
,
USA 93 81996), pp. 10004-10006; Mitsuhiro Itaya, “An Estimation of Minimal
Genome 
Size Required for Life,” FEBS Letters 362 (1995), pp 257-260;
Rana and Ross,Origins of Life, p. 163)
Yani hücrenin yapısal özelliklerini oluşturmak ve hayatın devamı için gerekli olan
temel fonksiyonları yerine getirmek için aynı anda bir araya gelmesi gereken
minimum farklı protein sayısı 250 ile 450 arasındadır.

 

Şu noktayı da ayrıca belirtmek gerekir ki, bu bulunan 250-450 minimum protein
sayısı, parazit olarak yaşayan mikroplardan elde edilen protein sayısıdır. Bir
organizmanın, başka bir canlı organizmaya bağımlı olmadan yaşayabilmesi için
gereken minimum protein sayısı ise yaklaşık 1500 proteindir. Yani Darwinistlerin,
tek bir işlevsel hücrenin oluşabilmesi için gereken 1500 ayrı proteinin varlığını
ayrı ayrı açıklamaları gerekmektedir. 
Fakat tekrar hatırlatmak gerekirse, Darwinistler tek bir proteinin kendi kendine
oluşumunu dahi açıklayamamışlardır.

 

Bir organizmanın canlı sayılabilmesi için gereken 250 ila 1500 arasındaki farklı
proteinin tesadüfen, aynı anda ve aynı ortamda kendiliğinden oluşması
olasılığı imkansızın da ötesindedir. Konuyla ilgili yapılan olasılık hesapları
aşağıdaki tabloda verilmektedir:

 

Minimum Protein Sayısı - Aynı Anda Oluşma Olasılğı

 

 

250 - 1018,750

 

 

350 - 1026,250

 

 

500 - 1037,500

 

 

1,500 - 10112,500

 

 

1,900 - 10142,500

 

 

(Rana and Ross, Origins of Life, p. 163)

 

 

 

Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi en az proteine sahip bir canlı organizmanın
tesadüfen oluşma ihtimali, 1018,750’de 1 ihtimaldir. (Sayının büyüklüğünü
anlayabilmek için, tüm evrendeki atomların sayısının 10 üzeri 78 olduğunu
hatırlatmakta fayda vardır.) 
Yani böyle bir ihtimal yoktur. Evrimciler tüm bu hesaplara ve bilimsel verilere
rağmen, yine de büyük bir ısrarla imkansızın gerçekleştiğine inanmak
istemektedirler. Bu ısrarın tek nedeni ise, her şeyi yoktan var eden
Yüce Allah’ın varlığını inkar etmedeki kararlılıklarıdır.

 

 

 

Morowitz’in olasılık hesabı

 

 

 

Yukarıda bahsedilen olasılık hesapları, biyofizikçi Harold Morowitz’in yaptığı
bir hesaplama ile de uyumludur. Morowitz, E.coli bakterisinin tüm kimyasal
bağlarını kırıp, E. coli bakterisini oluşturan tüm atomların serbest kaldığını
varsaymış ve sonra bu atomların tekrar kendiliklerinden bir araya gelerek
tekrar E. colibakterisini oluşturma ihtimalini hesaplamıştır. Bu teorik deneyde
hem gerekli olan tüm atomlar gerekli olan miktarda ortamda bulunmaktadır,,
hem de dışarıdan hiçbir başka atomun aralarına karışmayacağı farz edilmiştir.
Buna rağmen, yani tüm gerekli atomlar, gerektiği kadar sayıda ve en elverişli
ortamda bir arada bulunmalarına rağmen, belirli bir düzende kendiliklerinden
bir araya gelerek tekrar E. colibakterisini oluşturma ihtimallerinin
10100,000,000,000'da bir ihtimal olduğunu tespit etmiştir.
(Robert Shapiro, Origins: A Skeptic’s Guide to Creation of Life on Earth
(New York:Bantam Books, 1986), p. 128; Rana and Ross, Origins of Life, p. 164 )
Bu imkansızın da ötesinde bir ihtimaldir. Böyle bir sayı evrende en az kompleksliğe
sahip bir bakterinin bile, tüm koşullar ve malzemeler bir araya getirilse dahi
kendiliğindenoluşmasının imkansızlığını gözler önüne sermektedir.

 

 

 

Canlılığın oluşması için sadece yeterli sayıda proteinin bir araya
gelmesi de yeterli değil

 

 

 

Canlılık için gereken sayıda proteinin elimizde hazır olduğunu düşünelim.
Herhangi bir şekilde oluşması imkansız olan bu proteinlerin var olması dahi 
TEK BİR HÜCRENİN OLUŞMASI İÇİN YETERLİ DEĞİLDİR.

Mikrobiyologlar veya biyokimyacılar, bu proteinlerin hücre içerisindeki
organizasyonlarının da çok önemli olduğunu, aksi takdirde proteinlerin
hiçbir işe yaramayacağını açıkça belirtmektedirler. Üstelik Darwinist bilim
adamlarının da çok iyi bildiği gibi hücre, proteinlerden çok daha kompleks
olan, proteinleri üreten organellere ve muhteşem bilgi bankası DNA’ya sahiptir.
Canlı bir hücre, bütün bu yapıların tamamının aynı anda, aynı işlev ve 
organizasyona sahip olarak, aynı bilinç ile haraket etmeleriyle mümkün olur.
Bu, Darwinizm’i yıkan en temel gerçektir.

 

 

 

1990’ların ortalarına kadar bakterilerin olağanüstü bir iç organizasyona sahip
oldukları bilinmiyordu. Oysa, artık tek hücreli protozoanları oluşturan
kompleks hücrelerin (ökaryot) bir çekirdek, organeller, zar sistemleri, bir
sitoiskelet, birçok iç bölüm ve moleküler seviyede hücre içeriğini organize
eden diğer içeriklerden oluştuğu bilinmektedir. (Lucy Shapiro and Richard Losick,
“Protein Localization and Cell Fate in Bacteria,” Science 276 (1997)
,
pp.712-718; Rana and Ross, Origins of Life, p. 166) Bu sistemlerin tamamı,
olağanüstü derecede komplekstirler. Biri diğerinden ayrı işlev göremezler.

 

 

 

Sonuç

 

Burada verilen bilgilerden görüldüğü gibi mikrobiyoloji, biyokimya, genom
araştırmaları, kısacası 20. yüzyılın ikinci yarısına ve 21. yüzyıla hakim olan
başlıca bilimsel, gelişmeler, evrim teorisinin tüm iddialarını ortadan
kaldırmıştır. Bu bilimsel sonuçlar, Darwinizm’in kesinlikle gerçeklikten
uzak, bilim dışı iddialardan oluştuğunu çok açık olarak ortaya koymuştur.
Evrimcilerin “çok basit ilk canlı organizma” iddiaları, bilimle çürütülmüştür.
Bir organizmanın canlı olabilmesi için gereken minimum protein
sayısı ve minimum komplekslik dahi, evrimcilerin tesadüf iddialarıyla
açıklanamayacak kadar komplekstir ve mükemmel bir organizasyona sahiptir.
Tüm bu komplekslikler bir yana, evrim teorisini, yalnızca tek bir hücenin
varlığı sona erdirmektedir.
 

Canlılığın, Allah’ın sonsuz Aklı, İlmi ve Gücü ile yoktan var edildiği çok açık
bir gerçektir. Akıl ve vicdanla çok açık olan bu gerçek, günümüzde sayısız
bilimsel veriyle de desteklenmektedir.

 

Kur’an’da Yüce Rabbimizin benzersiz yaratışı için şöyle buyrulmaktadır:

 

 

 

Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin
olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir.
(Bakara Suresi, 117)

www.harunyahya.net

Tek Çözüm Türk İslam Birliği

 

 

 

Tek Çözüm Türk İslam Birliği

 

 

Filistin'e insani yardım götüren sivil gemilerin İsrail ordusu tarafından
aşırı güç ve şiddet kullanılarak durdurulması, vicdan ve sağduyu sahibi
olan tüm insanlar tarafından kınanmaktadır. Gemide hayatını kaybeden
kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyor, yaralı olan kardeşlerimizin biran
önce şifa bulmalarını temenni ediyoruz.

 

 

 

 

Allah Müslümanların birlik olmasını emretmiştir. Müslüman alemi
Kuran'da bildirilen bu emre uyup birlik olmadıkları müddetçe, Türk
İslam Birliği'ni oluşturmadıkları sürece bu ve benzeri acıların devam
edeceği açıktır. Bu acıların, bu katliamların, bu sıkıntıların, bu çilelerin
hiçbiri yeni değildir. Müslümanlar, neredeyse yüzyıldır baskı altında
acımasızca ezilmektedir. 1.5 milyar nüfusuyla birlik olan İslam aleminin
barış, sevgi ve güvenin tesis edilmesinde çok etkili bir güç olacaktır. 
Dünyanın farklı yerlerinde Müslümanlara büyük acılar yaşatan bu
fitnenin son bulması, akan kanın durması ancak Türk İslam
Birliği'nin kurulmasıyla mümkündür. Filistin'i, Irak'ı, Afganistan'ı,
Doğu Türkistan'ı, Kırım'ı, Kerkük'ü, Moro'yu kurtaracak tek çözüm
Türk İslam Birliği'dir.Türk İslam Birliği yalnızca Müslümanların
değil, Musevilerin, Hıristiyanların, Budistlerin, ateistlerin ve her
düşünceden tüm insanların güvencesi 
olacaktır.
Türk İslam Birliği kurulduğunda Museviler de, Hıristiyanlar da,
Müslümanlar da ve tüm insanlar da çok rahat edecektir.

 

 

İslam alemi Rabbimiz'in "Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, dağılıp
ayrılmayın"

hükmüne itaat edip bir an önce birlik olmalı, başta Müslümanların
acılarına son vermek, tüm dünyanın özlemi içinde bulunduğu barışı
ve güveni tesis etmek için Türk İslam Birliği'ni oluşturmalıdır.

31 Mayıs 2010

www.harunyahya.org

Dağlardaki Radyo Alıcıları

 

 
 


Dağlardaki Radyo Alıcıları“Andolsun, Biz Davud’a tarafımızdan bir fazl (üstünlük) verdik. “Ey dağlar, onunla birlikte (Beni tesbih edip) yankıyla ses verin“ (dedik) ve kuşlara da (aynısını emrettik). Ve ona demiri yumuşattık.” (Sebe Suresi, 10) 

Yukarıdaki ayette dağların “yankıyla ses vermesi” ifadesi, radyoların
çalışma sistemine bir işaret olabilir. (Doğrusunu Allah bilir.) Bunun
için radyoların çalışma sistemini kısaca şöyle özetleyebiliriz: 

Radyo, verici ve alıcı şeklinde iki parçadan oluşur. Verici, gönderilmek
istenen mesajı şifreleyerek, “sinüs dalgası” olarak karşı tarafa iletir.
Alıcı da radyo dalgalarını alır ve gönderilen sinüs dalgası üzerindeki
mesajın şifresini çözer. Bu sayede vericiden gönderilen mesajın aynısını,
karşı taraf almış olur. Ayette “yankıyla ses verin” olarak çevrilen ve
“sesin geri dönmesi, tekrarlanması” anlamlarına gelen “evvibi” kelimesi
de radyodaki ses dalgasının iletilmesine işaret ediyor olabilir.
(Doğrusunu Allah bilir.) 

Vericiden gönderilen bilginin alınması için anten yoluyla gönderilen
radyo dalgaları şeklindeki sesler, yine alıcının bağlı olduğu bir anten
yoluyla karşılanır. Antenin kullanım amacı, radyo vericisinden gönderilen
dalgaların uzaya iletilmesidir. Alıcı görevi yapan anten ise, en fazla radyo
dalgasını toplamayı ve mesajı almayı hedeşer. Bu nedenle milyonlarca
kilometre uzaklıkta bulunan uydular için, NASA, 70 metre çapında dev
çanak antenler kullanmaktadır. Bunların dışında, radyo dalgaları
kullanılarak görüntüleme yapmayı hedeşeyen radyo teleskopları da vardır.
Radyo dalga boyları çok büyük olduğu için, bir radyo teleskobunun da
fiziksel olarak görüntüleri karşılaştırılabilir netlikte alabilmesi için, çok daha
büyük olması gereklidir. Radyo görüntülerini daha iyi ve daha net yapmak
için, gök bilimciler, çok kere daha küçük birkaç teleskobu ya da alıcı
çanaklarıbir sıra halinde birlikte kullanırlar. Bu teleskoplar birlikte
büyük tek bir teleskop gibi davranırlar. Bunların görünümü de sıra
dağlara benzemektedir. 

Ayrıca, radyo iletişiminde uzak mesafelerde iletişime imkan
sağlamak için “tekrarlayıcılar” (repeater) kullanılmaktadır.
İngilizcede tekrar eden anlamındaki “repeater” kelimesiyle
adlandırılan bu cihazlar, zayıf sinyalleri tekrarlayarak güçlendirir
ve uzak mesafelere iletilmesini sağlarlar. 
Bu tür cihazlar özellikle yüksek binaların veya tercihen dağların
üzerine yerleştirilerek en yüksek etki oluşturması sağlanır. 

Ayette dağlara dikkat çekilmesi, ve “tekrarlamak, dönmek, sesi geri
döndürmek” anlamlarına gelen “evvibi” kelimesinin kullanılması son
derece hikmetlidir. Sebe Suresi 10. ayetteki “Ey dağlar, onunla birlikte
(Beni tesbih edip) yankıyla ses verin” ifadesi söz konusu teknolojiye
işaret ediyor olabilir. Doğrusunu Allah bilir.

Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 
70. sayı (Nisan 2010) 35. sayfada
yayınlanmıştır.




TÜRKİSTAN NEDEN AĞLAR



aŞik sefaİ (türkİstan neden aĞlar) | izlesene.com

İşte doğu türkistan gerçeği | izlesene.com


Bugün 20357 ziyaretçi (29035 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol